
Görevsizlik Kararı Aşamaları
Mahkemenin duruşma hazırlığı yaptığı dönemde görevsizlik kararı sadece iddianamedeki anlatımdan görevsiz olduğunu anlaması durumunda mümkündür.
Bu durumda mahkeme tensip aşamasındayken görevsizlik kararı vermelidir. Hal böyle olunca sanığın sorgusunun yapılmaması, tanıkların beyanlarının alınmaması gerekmektedir. Ancak bu durum her zaman böyle olamayabiliyor. Örneğin, mahkeme kendisini görevli kabul ederek yargılamayı yaptı ancak toplanan deliller neticesinde görevsiz olduğunu düşünürse ne olacak? Böyle bir durumda da görevsizlik kararı verilerek, dosya görevli mahkemeye gönderilecektir. Yargıtay’ın bir çok kararında bozma gerekçesi yapılan husus şudur. Kural olarak, yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hakim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür. Ancak uygulamada bazen, görevsizlik kararı üzerine dosya kendisine gönderilen mahkeme, sanığın sorgusu nasıl olsa yapıldı veya tanığın beyanları nasıl olsa alındı diyerek tanık veya sanık beyanlarının yeniden alınmasına ihtiyaç duymadan, önceki beyanlarıyla yetinilerek hüküm tesis edildiği görülmektedir. Bu durum usul ve yasaya aykırıdır.
Bir diğer durum ise, bilindiği üzere iddianame, davanın sınırlarını belirleyen suçlama belgesidir ve CMK 225/1 maddesi uyarınca, hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Dolayısıyla görevsizlik kararı verilmesinde de iddianamedeki anlatımın esas alınması zorunludur. Çünkü görevsizlik kararı, iddianame değil; CMK 191/3-b maddesine göre iddianame yerine geçen belgedir. Görevsizlik kararı, sonuç itibariyle iddianame gibi değerlendirilen bir suçlama belgesi olduğundan CMK170/3 maddesi gereğince iddianamenin taşıması gereken tüm unsurları barındırması gerekmektedir.