Haksız Tahrik İndiriminde Temel İlke

Haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasında “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin gözetilmesi gerektiğine dair önemli bir Yargıtay kararı paylaşıyorum.

Sanığın tüm aşamalarda ısrarla, duraksamaya yer vermeyecek ve birbiriyle uyumlu olacak şekilde, maktulün de diğer sanık ile birlikte kendisine saldırdığını ve kendisini korumak için bıçağı salladığını savunmuş olması ve tanıkların da sanığın bu yöndeki savunmasını doğrulamış olmaları karşısında, sanığın kendisine saldırılması nedeniyle mi yoksa herhangi bir saldırı olmaksızın mı maktulü öldürdüğü konusunda şüphe oluşmuş olup, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince eylemin gerçekleşme şekline ilişkin bu şüphenin sanık lehine yorumlanması zorunludur.

Bu nedenle, maktul ve yanında yer alan diğer sanık arkadaşının, kavganın çıkmasında hiçbir kusuru bulunmayan sanığa saldırmış olması, sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektiren haksız bir davranış olup, sanığın maktülden kaynaklanan haksız davranışın oluşturduğu öfkenin etkisi altında kalarak kasten öldürme suçunu işlediğinin, dolayısıyla sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabulü gerekmektedir. (CGK; 2012/1-1288 E-2012/1856 K. bkz. m.81)

Yapılan yorumlar