
Alacak-Verecek Meselesi ve Haksız Tahrik Hükümleri
Böyle bir olayda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış çok sayıda içtihadına rastlanmaktadır.
Aşağıda yer verdiğimiz Yargıtay kararında, otomobilin devrini almış ancak ödemesini daha sonra yapacağını beyan etmektedir. Ancak, bu kişi aracı devralmasına karşın, sanığa ödemeyi yapmamakta ve sanığı sürekli oyalayarak telefonlarına cevap vermemektedir. Ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşayan sanık, maktulle buluştuktan sonra borcunu istemiş; maktulün kendisine sinkaflı şekilde küfür etmesi nedeniyle kasten öldürme suçunu işlemiştir.
Yerel Mahkemece sanık hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır. Yerel mahkemenin direnme kararı üzerine, uyuşmazlık konusu olay, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca neticeye bağlanarak; somut olayda sanığın, maktulden kaynaklı haksız fiillerin oluşturduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek atılı suçu işlediği kabul edilerek sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin mutlaka uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. (Ceza Genel Kurulu’nun 18.11.2014 tarihli 2014/ 1-146 E. ve 2014/494 K sayılı ilamı)
Çobanlık yapan sanık için az sayılamayacak miktarda olan yaklaşık 5.000,00 Türk Lirası parayı kısa bir süre içerisinde ödemek üzere alan maktülün, bu borcu ödeyecek mal varlığına sahip olmasına rağmen dokuz ay gibi uzun bir süre borcunu ödemediği gibi, olay günü karşılaştıklarında parasını isteyen sanığa hitaben alaycı ve tahrik edici bir üslupla “mahkemenin yolu oradan geçer, gücün yetiyorsa gel al” şeklindeki konuşması yaşama ve geçim çabası içerisinde bulunan sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektiren haksız bir davranış olup, alacağını uzun süredir alamayan ve herhangi
yazılı bir belge almamış olduğu için de alacağını tahsil edemeyeceğini düşünen sanığın, maktülden kaynaklanan haksız davranışın oluşturduğu öfkenin etkisi altında kalarak kasten öldürme suçunu işlediğinin kabulü gerekmektedir. (Ceza Genel Kurulu14.02.2012; 2011/1-453 E.-2012/36 K.)